
RÖPORTAJ: CENGİZ KILÇER
Filiz Elasu’yu 2012’de yayınladığı ilk romanı ‘Oyun’dan hatırlıyoruz. Son romanı ise ‘Gezi Apartmanı’ ; Gezi olaylarını anlatmıyor ancak Gezi’ye destek vermiş olan toplumsal kesimleri ve endişelerini, edebiyat sınırları içerisinde kısmen irdeliyor.
>> İlk romanınız “Oyun” 2012’de yayınlanmıştı. Araya bir dolu zaman, Türkiye’yi ve pek doğal olarak hepimizi ilgilendiren 2013 “Gezi” Haziran Direnişi girdi. Son romanınız ile, “Gezi Apartmanı” ile bu toplumsal hareketle ilişki kurabiliyor muyuz? Kurmalı mıyız?
Gezi hareketi olduğunda romanın seksen küsur sayfasındaydım. Kendimi garip bir durumun içinde bulduğumu, yazmaya devam edip etmemek konusunda bir an şüpheye düştüğümü itiraf etmeliyim. Ülkede hiç beklenmedik, özellikle orta sınıfların başını çektiği bir toplumsal hareket vardı, güzeldi, umut doluydu ve ben oturmuş, bir orta sınıf eleştirisi olarak nitelenebilecek, neredeyse distopik bir roman yazıyordum.
Sonuçta kitabı yazmaya devam ettim. Ben bir roman yazıyordum, bir tarih analizi ya da belgesel üretmeye çalışmıyordum. Edebiyat tabii ki toplumsal hareketlerden, bunları inceleyen sosyal bilimlerden faydalanabilir ama bambaşka bir kulvarda, biçemde varlık bulur. Yazar, aynı zamanda bir toplumun, kolektif bir bilincin ürünüdür ve hakikatin peşindedir. Şekli ne olursa olsun, bu hakikati yansıtması, son derece doğaldır.
Gezi Apartmanı, Gezi olaylarını anlatmıyor ancak Gezi’ye destek vermiş olan toplumsal kesimleri ve endişelerini, edebiyat sınırları içerisinde kısmen irdeliyor.